Fenix Yazılım

Tüketiciler için alışveriş yapmak eskisinden çok daha kolay hale gelmiştir. Bu tüketim artışı ile ilgili birçok neden sayılabilir; kredi kartı kullanma oranının artması, teknoloji, ulaşımın kolaylaşması vs. Bu nedenlerden bir diğeri de ‘Rekabet’ tir. Günümüzde küçük çaplı mağazalar yerlerini yerel ve ulusal zincirlere bırakmaktadırlar. Her geçen gün yeni alışveriş merkezlerinin açıldığı, zincir mağazaların devamlı mağaza açtığı günümüzde özellikle perakende sektöründe rekabet iyice zorlaşmıştır. Fazlasıyla tedarikçinin ve satış noktasının olduğu ülkemizde bir ürünü düşük maliyetle elde edip yüksek karlarla satmak artık eskide kaldı. Bu durumda yapılması gereken teknolojiyi kullanarak minimum işgücü ile maksimum verimi elde etmeye çalışmaktır. Ürünün tedarik edilme aşamasından tüketiciye sunup satma aşamasına kadar geçen süreçte gözden kaçması muhtemel olan faktörleri titizlikle tespit edip, önüne geçerek bunu avantaja çevirebilmeyi öğrenebilmektir. İşte bu konuda Fenix, satın alma sürecinden, ürünün satışına kadar her aşamada işletmelere yön verecek bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Fenix, merkezden işletmenin tüm departmanlarını ve birimlerini kolaylıkla yönetebilen, yönetici ve kullanıcıları yönlendirebilen sadece bir yazılım değil aynı zamanda bir çalışma sistemi ve farklı bir bakış açısıdır.

Fenix Efsanesi

 

Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş… Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan; o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) : Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş; yıkıntılarını özlemiş, Balıkçıl kuşu; bataklığını. Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “yokoluş” ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış. Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; SİMURG ANKA =Otuz Kuş demekmiş. Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de bir Simurg’muş. Simurg Anka’yı beklemekten vaz geçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.